'İslam Cumhuriyeti, ABD ve Siyonist Projelerin karşısında duracak'
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta düzenlenen İran İslam Devrimi’nin 40. Yıl dönümü kutlamalarına görüntülü bağlantı gerçekleştirerek bir konuşma yaptı. Seyyid Nasrallah, İslam Devrimi’nin en büyük kazançlarından birisinin Amerika’nın bölge üzerindeki hakimiyet ve kontrolünün ve Siyonist projenin karşısında durması olarak vurguladı.
Nasrallah’ın konuşmasındaki satır başları şu şekilde;
Nasrallah, İran’ın bölgedeki olaylar ve gelişmelerin adreslerinin en büyüğü olduğunu belirterek, bölge olaylarına tesir itibariyle en büyük birinci devlet olduğuna ve bazı uluslararası örgütlerin ise dünya olaylarında dokuzuncu etkili mertebede yer aldığına işaret etti.
Nasrallah, “Biz İran İslam Devrimi’nden bahsettiğimiz zaman, biz bölgemizden, geleceğimizden ve bölgede dönen büyük savaşın hakikatinden bahsederiz ki yanlış bir tanımlama yapmış olmayalım” dedi. Devrimin en önemli şeyini, neticeye ulaşıncaya kadar sebat, sabır ve tahammül olarak yorumlayarak, sonuçta zaferin sabırla olduğunu belirtti.
Nasrallah, İslam Devrimi’nin başarılarını şu şekilde sıraladı; Orta Doğu’nun en büyük diktatörü “şah”ın devrilmesi; Amerika’nın İran’dan müsteşarlarıyla, şirketleriyle ve hırsızlıklarıyla çıkarılması; gerçek istiklalini elde etmesi ki bugün İran, bölgedeki özgür devletlerin ve dünyadaki az sayıda olan hakiki özgür olan devletlerin ilklerindendir; Amerika ve Batı’nın milliyetçilik noktasındaki bütün tahriklerine rağmen ulusal birliğini koruması; dahili komplolar ve intikam girişimleri karşısındaki direnci; devlet kurumlarının bekası, kaynaklarının tahrip edilmemesi ve azınlıkların korunması; halk egemenliği temelinde yeni nizamın kurulması.
Nasrallah, İran’ın imajının uluslararası çalışmalarda belirtilen rakamlarla kötü bir şekilde çarpıtıldığına, şah döneminde muhtelif alanlarda İran’ın mertebesinin ne olduğu ve bugün İslam Devrimi’nden sonra nasıl olduğunun karşılaştırmasına işaret ederek, bölgede İran’ın bir çok alanda birinci devlet olduğunu ifade etti.
İran’da bazıları yaptırımlar ve bazıları da dahili ihtilaflardan kaynaklanan sebeplerden ötürü problemler olduğunu, ancak insaflı olunması gerektiğini belirtti.
Seyyid Nasrallah, İslam Devrimi’nin en büyük kazançlarından birisinin Amerika’nın bölge üzerindeki hakimiyet ve kontrolünün ve Siyonist projenin karşısında durması olarak vurguladı.
Müslümanların vakıasının, İslam Devrimi’nden günümüze kadar, tarih boyunca hiçbir zaman yakınlaşma ve dayanışmaya şahit olmadığını belirterek, bölgedeki Direniş hareketlerine destekteki ve Lübnan, Filistin ve Direniş Ekseni’nde bulunan Direniş’e destekteki İran’ın rolünün en büyük başarı olduğuna –Aksi takdirde İsrail ve Amerika her şeyi kontrol ederdi- işaret etti. Aynı şekilde terör ve tekfir fitnesine karşı koymasının ve dünya savaşı karşısında Suriye’yi ve Lübnan’ı desteklemesinin zaferlerinden olduğunu ifade etti.
Nasrallah 40 yıldan bu güne kadar olup bitenleri, İslam Cumhuriyeti’ne karşı Amerika’nın savaşı olduğu ve devam edeceği, Suudi Arabistan’ın bu savaşta araç olduğu, aynı şekilde bazı Körfez ülkelerinin de araç olduğu, tıpkı Saddam’ın da (Amerika’ya) araç olduğu yönünde nitelendirerek, İran’a karşı medyayla, siyasetle ve tekfir yoluyla savaşanların sadece “Amerikan Projesi”ni gerçekleştirdikleri şeklinde yorumladı.
Nasrallah, Amerika’nın İran’a karşı iki sebepten dolayı savaşmakta kararlı olduğunu ifade etti.
Birinci sebep; İran bağımsız, karar vermeye sahip, petrolüne, gazına, madenlerine, beşeri ve maddi servetine sahip olan bir devlettir. Amerika’ya tabi değildir. Bu da Amerika’nın tahammül edemeyeceği bir şeydir.
İkinci sebep de; İran’ın bölgesel konumu ve mazlumların yanında durması, Filistin’in yanında durması ve Direniş hareketlerine yardımı…; Bütün dünya Filistin’den uzaklaşmışken İslam Cumhuriyeti Filistin’den, Kudüs’ten ve mukaddesattan uzaklaşmamıştır.
Nasrallah, 'İran’a karşı yaptırımlar 1979’dan beridir devam ediyor. Çünkü Amerika’nın İran’la sorunu onun bağımsız bir devlet olması ve onun polisi olamamasıdır' dedi.
Hizbullah Genel Sekreteri, farklı şekillerle İran’a karşı olan savaşın, İran’ın liderleri, yetkilileri, seçkinleri ve halkında İran’ın egemenliği, saygınlığı ve bağımsızlığının onların kırmızı çizgileri olduğu sürece devam edeceğini söyledi. Bu, tıpkı 79’dan beri Amerika ve İsrail’in planlarının hezimete uğradığı gibi Amerika gerileyip hezimete uğrayıncaya ve hezimeti artıncaya kadar devam edecek. İran, İslam’a bağlılığı, tarihi derinliği ve medeniyeti itibari ile bölge halklarının yanında durmaya devam edecektir, dedi.
Bölgedeki çatışmaların uzun süreli olarak devam edeceğini ve farklı biçimler alabileceğini vurgulayarak, İslam Cumhuriyeti’nin bugün bölgedeki en güçlü devlet olduğuna ve Direniş Ekseni’nin de geçmiş dönemden daha güçlü olduğuna, bunun karşısında ise Amerika’nın bölgeden çekilmesini artırdığına ve İsrail’in de korku ve paniğinin arttığına dikkati çekti.
Eğer İran’a bir saldırı gerçekleşirse yalnız olmayacağını, çünkü bölgenin ve halklarının kaderi bu kutlu nizamın kadariyle kesin bir şekilde bağlantılı olduğunu ilan etti.
Nasrallah, “Onların önündeki mevcut tek seçeneğin yaptırımlar ve iç çekişme üzerine bahis oynamaktır. Fakan İran yaptırımların zorluğunu aşacaktır ve biz irademizle ve azmimizle bu zorlukları aşacağız. Ufuk, bu mihver için zafer ve diğer projeler için hezimet ufkudur.” ifadelerinde bulundu.
Seyyid Nasrallah, İran’ın Lübnan’a yardım için çeşitli alanlarda hazırlıklar içerisinde olduğundan da bahsetti.
Nasrallah, bugün Lübnan’ın bakanlar kurulunda karşılaşılacak olan en büyük sorunun elektirik sorunu olduğunu ve onu da İran’ın bir seneden kısa bir sürede ve çok düşük fiyatlarla halletme noktasında hazır olduğunu vurguladı. İlaç konusunda da neden ithalat yapılmaya devam edileceğini ve başkalarının takip edildiği bir şekilde neden kalınacağını sorarak, Mikati Hükumeti döneminde (22 Mart 2013’te istifa etti) İran’dan bir heyet getirilerek alt geçitleri inşa etmek için büyük bir öneri yaptığını ve 50 yıl süreyle Lübnan’da seyahat problemini hallettiğini belirtti. Nasrallah, Lübnan hükumetine, İranlıların tekliflerini kabul etmeye cesarat edebilirler mi sorusunu sorarak, neden Lübnan korku ve endişe içerisinde kalıyor? dedi.
Nasrallah, 'Hizbullah’ın İsrail uçaklarını düşürecek hava savunması olsaydı ve (İsrail) uçaklarını düşürseydi Lübnanlıların çoğunun tepkisi ne olurdu?' diye sorarak, şunu bildirdi; Ben İran’ın dostuyum ve Lübnan ordusuna hava savunma sistemi getirmeye hazırım. Ben İran’ın dostuyum, bölgede en güçlü ordu olması için Lübnan ordusu her ne isterse ben onu getirmek için İran’a gitmeye hazırım, dedi.
Seyyid Nasrallah sözünü şöyle bitirdi; İmam Humeyni’yle ve İslam Devrimi’nin zaferiyle birlikte zaferler zamanına girdik. Ümmetin ve mustazafların zaferleri. Bu zaman inşaallah nihai zaferlerle tamamlanacak!
Nasrallah öncelikle tebrik, saygı ve selamlarını, bu zaferi gerçekleştiren ve bu Devrim’in ve bu başarıların tarihi lideri İmam Humeyni’nin ruhuna göndererek, ardından onunla beraber Devrime katılan, direnen ve zaferden önce ve sonra şehit olan şehitlerin ruhlarına gönderdi. İmam Ali Hamaney’i, İranlı yetkilileri ve İran halkını tebrik etti. Onların bayramlarını ve İslam, ümmet ve bu dünyadaki bütün işkence gören ve mazlum olanlar için zafere ulaşmış olan zaferlerini tebrik etti. (El Menar)