Müslümanların kazanımlarına DAEŞ tehdidi
DAEŞ ve türevlerinin temsil ettiği tekfirci zihniyetin İslam Dünyasına getirdiği yıkım ve ölümler, maalesef hergün haber bültenlerinin birinci haberi olarak yerini korumaktadır.
Nerde müslümanların kazanımları veya Siyonizme cephe almış grup/yapılanmalar varsa DAEŞ ve türevleri olan hertürlü tekfirci akımlar orda peyda olmakta/sahaya sürülmekte ve böylece müslümanların kazanımları/emekleri heba edilmektedir.
Filipinler
En son Filipinler örneğinde görüldüğü gibi bu tekfirci zihniyet nerde ortaya çıkmışsa ordaki müslümanların haklı direnişini kirlettikleri gibi, onyılları aşan mücadele sürecinde elde ettikleri kazanımlarını da zir-u zeber etmektedir.
Bangsamoro Temel Yasası (BTY) denilen ve Filipinlerin Moro Adasında yaşayan müslümanlara özerk bir yönetim sunacak olan anlaşmanın yasallaşma süresi son gelişmeler ile maalesef sabote edilmiştir.
Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’nin iktidara gelmesi ile Bangsamoro Temel Yasası’nın yasallaşması için sürecin hızlandırılması emrini vermiş, akabinde de Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (MUKC) kurucu lideri Nur Misuari ile tarihi bir görüşme gerçekleştirmişti.
Ancak görünen odur ki iktidara geldiği günden beri Büyük Şeytan ABD ile ters düşen Duterte’nin bir şekilde hizaya getirilmesi ve ülkesinde sağlamaya çalıştığı (müslümanlarla devlet arasındaki) barış ortamının da hedef alınması gerekiyordu. Zira Büyük Şetan’ın en büyük marifeti(!) ülkelerin yumuşak karınları mesabesindeki sorunlarını kaşıyarak onları hizaya getirmesidir.
Ortadoğu
Siyonizm’in tehdit olarak gördüğü Irak ve Suriye Arap ordularının ve halklarının DAEŞ ve türevleri tekfirci akımlarla ne hale getirildiği, Libya ve Mısır devletlerinin de Siyonizme uşak hizmetkârlarla ve yine DAEŞ ve türevleri tekfirci akımlarla işlevsiz hale getirildiği gün gibi ortadadır.
Siyonist saldırganlık ve işgale karşı meşru direnişlerini sürdüren ümmetin gözbebekleri HAMAS ve Hizbullah’ın yine DAEŞ ve türevleri tekfirci akımlarla ümmetin gözünden düşürülmeye çalışıldığı herkesin ortak kabul ettiği bir gerçektir.
Avrupa
Avrupa’da yaşayan müslüman azınlıkların da onlarca yıldır elde ettikleri bazı kazanımları yine DAEŞ ve türevleri nevzuhur tekfirci akımlar nedeniyle bir bir ilgili ülkeler tarafından ya kaldırılmış veya kısıtlanmıştır.
Sonuç
Hülasa, ne bu yazı bu nevzuhur tekfirci akımların neden olduğu zararları yazmaya yeter, nede bu köşe. Ancak heba ettikleri bu kadar kazanım, harebeye çevirdikleri bu kadar ülke ve canlarına kasettikleri bu kadar insan/müslüman ortada dururken topyekün İslami Cemaat ve Yapıların bunlara karşı en tepeden bir tepki vermeleri gerekmez miydi? Onlardan beri olduklarını deklere etmeleri olamaz mıydı?
Büyük Şeytan ABD ve Siyonizme zerre kadar zararları dokunmayan ve sadece Müslümanların kazanımlarına tehdit oluşturan DAEŞ ve türevleri tekfirci akımların, daha ne zamana kadar bir proje olarak müslümanların ve insanlığın başına bela edildiğini anlamazlıktan/görmezlikten gelinecek?
Bir proje olduklarının anlaşılması/görülmesi için daha ne kadar yıkım/ölüm yada heba edilecek kazanımlar gerekmektedir?
(Ahmed Fırat)
Tezgahı böyle kuruyorlar
— Gökhan Kahraman (@GkhnKhrman) 26 Aralık 2016
Ülkeleri böyle İŞGAL ediyorlar
IŞİD'in ABD'li gazetecinin kafasını kestiği videonun stüdyoda çekildiği ortaya çıktı pic.twitter.com/ZMlYoWgCZm