Lebbeyk Ya Hüseyin...
Hele kulak verin. Bir velvele yükseliyor tarih olmayan bir zamandan. Öyle bir zaman ki her dem canlı her dem hüzünlü… Öyle bir zaman ki kim varsa kâinatta gözyaşı dökebilen, kim varsa evrende gönlü sızlayan herkes harap herkes bitap düşmüş.
Yer yarılmış al kanlar kıpkırmızı lavlara karışmış. Gök yarılmış mazlumların gözyaşları yağmurlarla yarışmış.
Kulak verin gönülden dinleyin… Bir ses geliyor ötelerden, zamanın öncesinden… Bir feryat yükseliyor Hz. Fatıma’nın dilinden… Bir acı, bir keder ve bir sancı sardı âlemi… Yara alıyor şehitlerin önderi… Ne acı; diller suskun, gözler öfkeli, kalbimizde bir hançer kıpkırmızı kan seli… Bir feryat yükseliyor Ali Ekber’den ve âlemlerin sultanının gözbebeği gönlünden vuruluyor. Bir değil onlarca yara, onlarca ok yağmuru altında bir çığlık yükseliyor. Ah Hüseyin vah Hüseyin.
Ve Yezid’ler yürüyor Evlad-ı Resul üzerine…
Kerbelâ mekânın en lanetlisi… Kerbelâ zalimlerin en şerlisi… Kerbelâ hainlerin en haini… Kerbelâ kapanmaz bir yara…
Haber salın dört bir yana… Olmayacak olan oldu bugün. Kerbelâ’da onurumuz, şerefimiz, haysiyetimiz bir avuç Yezid’in elinde heder oldu. Bahtımıza gözyaşı ve elem düştü. Kerbelâ’da olmayacak olan oldu bugün. Hz. Hüseyin Efendimiz Kerbelâ’da kurban oldu… Hakikate, hakkaniyete, aşka, sevdaya başını verdi. Hakikat mübarek kan ile yazıldı bugün. Kerbelâ’ya mübarek kan düştü. Toprak acı ile pişti…
Bugün matem günüdür siyahlar giyinsin bütün âlem. Bugün matem günüdür gözyaşı döksün bütün canlılar. Bugün matem günüdür sussun diller sussun nadanlar.
Kulak verin ozanlara, kulan verin âşıklara kulak verin Hüseynilere…
Gelin ey ehl-i velâcûş edelim çağlayalım
Kerbelâ fâci'asın yâd ederek ağlayalım
Giyelim kisve-i mâtem karalar bağlayalım
Mâtem-i Âl-i Abâ ile ciğer dağlayalım
Soldu eyvâh bugün Fâtıma gül goncaları
Öldürüldü Ali’nin gönlünün eğlenceleri.
Kıydılar mazlumlara, şer bıraktılar adlarına, adları batsın. Namları kahır ile yok olsun. Tahtları, saltanatları ve sarayları başlarına yıkılsın. Kahrolsun ok atanlar. Kahrolsun Hüseyin’e karşı at koşanlar. Kahrolsun hem dünya da hem ahirette ellerimiz yakalarına yapışsın.
Bugün kardeşlik günü değil bugün Yezid’lere kahır günüdür. Bugün barışma günü değil bugün öfke günüdür. Bugün sevinç günü değil bu gün acı günüdür. Bugün matemdir. Bugün mah-ı muharremdir.
Canlar ağlaşsın bugün. Canlar bağrını dövsün. Başları önde yürüsün insan olanlar. Bu ayıp, bu rezillik bize yeter. Biz Kerbelâ’da kaybettik insanlığımızı. Bugün insan olanlar ağlasın, insanlığından utansın. Her yeri ağıtlar kaplasın. Her evde aşlar gözyaşları ile pişsin. Sular kesilsin susuz kalsın bütün âdem. Kaç yüzyıl oldu bitmedi bu elem.
Ağlasın ehli vicdan, ağlasın kalbi olan. Bugün Fatıma’nın can paresinin toprağa düştüğü gündür. Gözyaşlarımız sel olsun, siyah olsun libasımız. Bugün susuz kalsın dudaklarımız. Zira ab-ı hayatı, ab-ı dünyaya tercih edenlerinin günüdür bugün. Bırakın susuz kalsın dudaklarınız. Kana kana su içmesin evlatlarımız. Serinlik bize uzak olsun. Zira rivayet o ki susuz kaldı günlerce el-ateş diyerek susuzluk içinde Hakk’a yürüdü Evlad-ı Fatıma… Bir nebze olsun susuzluk çekelim acımızı gönlümüzün en derin mahremlerinde hissedelim.
Düşdü çün kim Kerbelâ'ya gözleri şehlâ Hüseyn
Kâinâta lerze düşdü dediler hep vâ Hüseyn
Akdı ol dem Kerbelâ deştinde tûfân-ı belâ
Al kızıl kân içre kaldı ruhlerihamrâ Hüseyn
Her Muharrem cem' olup anda gürûh-i âşıkân
Âh u feryâdeyleyüp derler kamusu yâHüseyn
Kerbelâ’yı unutursak kanımız kurusun. Susuzluktan neslimiz kırılsın. Kabrimiz açılıp naşımız parçalansın. Kerbelâ’yı unutursak ismimiz Yezid’lerle yazılsın. (Milli Gazete)