Aşırılık mı dediniz?!!
Zaman zaman aşırılık üzerine makaleler okumuş sohbetler dinlemişsinizdir. Genellikle bu konu “aşırı ılımlılar” tarafından sıklıkla dillendirilir. Birileri aşırılık aleyhine yazmışsa bilin ki ılımlı İslamı(!) tavsiye etmiştir.
Aşırılığı eleştirirken Kur’an ve Hadisten getirdikleri deliller de maalesef “Onlar kelimelerin yerlerini değiştiriyorlar”(Maide 13) hükmünde olduğu gibi çarpıtılarak sunulmuştur. Tıpkı Cihada teşvik için nazil olan “Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın…” (bakara 195) ayetini, insanları cihattan alıkoymak için kullandıkları gibi.
Maide 13. Ayette Hz. İsa (as)’ın ilahlaştırılması aşırılık olarak nitelenip yasaklanmış ve kınanmıştır. Ancak aşırılık aleyhine yazılarda bu mealde bir şey göremiyoruz. Mesela sakın tarikatınızı cemaatinizi şeyhinizi mollanızı liderinizi ilahlaştırmayın! Bunların söz ve talimatlarını Kur’an ışığında tahlil edin körü körüne uymayın dediklerini duymuyoruz. Bilakis şirk barındıran söz ve eylemleri “bu sözlerde sizin anlayamadığınız hikmetler olabilir, siz olayların ilerisini ya da arka planını göremezsiniz, lidere/şeyhe/âlime itaatsizlik Allah ve resulünü itaatsizliktir” gibi telkinlerle tevil edilir.
Güncel siyasi konularda “aşırı” olarak nitelenenler genellikle inancını en güzel biçimde tavizsiz yaşamak isteyen inancı uğrunda bedel ödeyen ya da ödemeyi göze alanlardır. Bir hareket iktidarla, egemenlerle, zorbalarla, küresel güçlerle uyum içine girmişse uyumsuzluk gösterenleri “aşırı” olarak niteler ve onlardan teberri eder.
Mesela normalin, vasatın, itidalin ölçüsünü koyan küresel emperyalizm Kudüs’ün işgalcisi rejimle savaşan müminleri terörist olarak; içerideki işbirlikçileri de “aşırı” olarak niteler.
Onların terörist dediğine terörist demediğiniz gibi üstelik şehit diyorsanız sizden aşırısı yoktur. Âlimler yazarlar hatipler topyekûn seferber olup aşırılığın zararlarına dikkat çeker “işlerin hayırlısı ortasıdır” der itidale(!) çağrı yaparlar. Oysa hak ve batılın ortasında yani arasında kalmak batıldır. Zalim ve mazlumun ortasında kalmak başka bir ifade ile tarafsız kalmak zulümdür; bir yazarın deyimi ile namussuzluktur.
Çeviriciye “aşırılık yapanlar” yazdım, Arapçaya çevir dedim “mütrefin” çıktı. Ne gariptir ki en çok Müslümanları aşırılıkla suçlayanlar Kur’an’ın “mütrefin” dedikleridir. Kur’an’ın lanetlediği “Mütrefin” ve “mele” takımı aşırılık aleyhine yazanların hiçbir zaman gündeminde olmamıştır. Olmuşsa da onları kıskandıklarından yerlerine geçme arzularındandır. Zira birçokları saraya/iktidara yanaşma mele ve mütrefinler arasında yer alma çabasındadır.
Hâsılı kelam toplumları ifsat edenler kendilerini ıslah ediciler olarak tanımlayınca gerçek müminleri de aşırılıkla suçlarlar.
Mutedil(!) ve ılımlı Müslüman küresel emperyalizmin çarkına çomak sokmayan Müslüman ise biz de onlardan beriyiz. (facebook/FarklıBakış)