Lübnan Siyasi ve Uluslararası Bir Darbeye Maruz Kalıyor
Hizbullah Genel Sekreteri, Lübnan’ın iç gelişmelerine değinerek Lübnan’ın hassas bir durum içerisinde olduğunu ve herkesin sorumluluk ve barış duygusuyla konuşması gerektiğini belirtti.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan’ın iç gelişmelerine ve ikinci haftasına giren protestolara değindi.
Seyyid Hasan Nasrallah’ın konuşmasının önemli başlıkları şöyledir:
‘Lübnan hassas bir durum içerisindedir ve bu durum, sorumluluk ve barış duygusu ile konuşmayı gerektirmektedir.
Geçtiğimiz cumartesi günü, halk hareketinin başlamasından birkaç gün sonra, bu hareketin, etnik bir hareketin ötesinde samimi bir halk hareketi olduğunu ve halkın sorun ve endişelerini dile getirdiğini ve bunun bir parti ya da büyükelçilikten kaynaklanmadığını söyledim.
Ben bu harekete saygı duydum. Yaptıklarının önemli ve değerli olduğuna inanıyoruz. Hizbullah’ın bu harekete katılmayacağını, çünkü eğer buna katılırsa, bunun meydanlarda açıkça belli olacağını ve hareketin farklı bir yola gireceğini ve bölgesel bir boyut kazanacağını açıkladım. Hareketin maslahatına olan şey, bizden ve partilerden uzak kalmasıydı.
Sokaklara gelebileceklerini, çünkü onların farklı taraflardan olduklarını ve istedikleri zaman sokaklara inebileceklerini söyledim, ancak eğer Hizbullah sokağa gelirse, hedefine ulaşılmadan sokaktan çıkamaz.
Bazıları ilk günden Hizbullah’ın ve Seyyid Hasan Nasrallah'ın göstericileri tehdit ettiğini söyledi. Bazıları bu söylemlere inandılar ve Körfez Arap ülkelerinin medyası bu eksende hareket etti ve bazıları da içeride.
Bir kardeş olarak, göstericilerin hakaretten, yıkıcı eylemlerden ve ordu ve güvenlik güçleriyle çatışmadan kaçınmasını arzu ettim ve en önemli nokta olarak ta siyasi partilere bu hareket dalgasına binerek bu hareketi farklı yöne çekme izni vermemelerini arzuladım.
Kazanılan başarılara ve olumlu yönlere gelince, özellikle ilk günlerde bazı büyük başarılar olduğunu söylemeliyim. Bu olumlu yönlerden bazılarını vurgulamak isterim. Bu olumlu yönleri gerçekleştiren halktı ve bu nedenle hareketin olumlu yönlerini ve herkese yarar sağlayan eylemleri korumak herkesin sorumluluğundadır.
Olumlu yönler hakkında şunu belirtmek gerekir ki, bu hareket hükümeti 20 yıl içinde ilk kez yüzde 0,6 oranında vergisiz bir bütçe kabul etmeye zorluyor. Fiili olarak bu konuda birçok tartışma oldu. Bugün bu hareket, vergisiz bir bütçeye zorladı ve bu küçük bir başarı değil, büyük ve önemli bir başarıdır.
Çünkü hareketin ve halk hareketlerinin baskısı, Hariri'nin bahsettiği reform paketini çıkardı ve bu çok önemli ve benzeri görülmemiş bir durumdur. Orada önemli talepler vardır ve bu kendi düzeyinde ileriye yönelik bir adımdır.
Bu, beklentiler düzeyinde olmasa da ileriye doğru bir adımdır.
Kendisini hareketin lideri olarak görenler ve bazı medya kuruluşları bu reform paketini garip derecede önemsiz bulmuşlardır. Herhangi bir hükümetin gölgesinde ve sadece bir toplantıda, bu ölçüde kararların bir zaman çizelgesi ile çıkarıldığını hatırlamıyorum, bu yüzden o zaman neden bu konuyu önemsiz sayıyorlar? Bu hareket için bir başarıdır. Bazıları bu başarıları küçümsüyorlar. Başarıları küçümsemek doğru değildir.
Bu reform paketi bir vaat değildir. Hükümet için önemli olan, zaman çizelgesi ile alınan bir dizi karardır ve Meclis tarafından onaylanması gereken şey yasaların taslağıdır. Bunlardan en önemlisi, yağmalanan malların geri alınmasıdır. Hizbullah olarak bu konuda ciddiyet gösteren insanlarla çalışmaya hazırız. Bu tip reform paketleri, sadece kâğıt üzerindeki bir mürekkep olarak kalacak paketler değil, uygulanması gereken reform paketleridir. Bu kararların uygulanmasının geciktirilmesine izin vermeyeceğiz.
Halkın hareketi, hükümet yetkililerinin vaatlerini yerine getirmeye başlamasını sağladı ve gerçekleşen yoğun toplantılar bunun bir kanıtıdır.
Halk kendine güveniyor. Bu halk hareketi güven ve umudu geri getirdi.
Bu hareket insanlara ne istediklerini söyleme fırsatı verdi. Bu hareketin olumlu yönü, insanların acılarını ve sorunlarını kendi tabirleriyle ifade etmeleriydi. Normal insanları, fakirleri, öğrencileri ve işsizleri görmeliyiz. Temel olarak, istekler toplumsaldır. İnsanlar fikirlerini korku veya engel olmadan dile getirdiler.
Bu halk hareketi, ülkede yolsuzlukla ve kamu mallarını boşa harcamayla mücadelede ve reform yapma konusunda gerçekçi olup olmadıklarına dair tüm ciddi siyasi güçlere kapıları açan bir atmosfer yarattı. Bu atmosfer, siyasi güçlerin daha ciddi olmalarını sağlayacaktır. Hizbullah bu ciddi güçlerden biridir.
Bu atmosfer, tüm ciddi ve dürüst insanlara kapı açacaktır. Bu reform paketi atılması gereken adımların ilkidir. Meclis de aynısını yapacaktır. Biz, güvenli ve adil bir şekilde hareket etmesini sağlamak için yargının ellerini açmak adına yağmalanan malların iadesi ve banka bilgilerinin gizliliğinin ve kamu alanlarında yasal dokunulmazlığının kaldırılması için adım atacağız.
Cumhurbaşkanı dün, halk hareketlerine kapıyı açtı ve onlara gelmelerini söyledi. Cumhurbaşkanı taleplerinizi dinlemeyeceğini söylemedi, evet, dinlemek ve konuşmak istediğini söyledi. Bugün Cumhurbaşkanı iktidardadır ve anayasanın koruyucusudur ve eğer insanlar onunla konuşmak istemezlerse, o zaman hangi ufukta adım atacaklar? Mevcut durum hakkında konuştuğumuzda, hepimiz bir çözüm aramalıyız. Halk, siyasi güçler ve ilgili kişiler, herhangi bir çözüm yolunun kurumlarda ve iktidarda bir boşluk yaratmadan olması gerektiğini bilmelidir; çünkü böyle olmazsa çok tehlikeli olacaktır ve ülkedeki ve bölgedeki zor durum ve ekonomik ve mali kriz ve geçim sıkıntısı ve siyasi gerginlikler ışığında kaos ve çöküşle sonuçlanacaktır, (böyle bir çöküş meydana gelirse) iç güvenliği ve barışı koruyan ordu bile maaşları ödeyemeyecektir. Her türlü görüşmede bulunma ve konuşma konusunda açık bir duruşa sahibiz ama güç boşluğuna dayalı olarak değil, çünkü bu durum öldürücü olacaktır.
Hükümetin istifasını onaylamıyoruz ve bu şartlarda erken seçimleri kabul etmiyoruz çünkü bu karmaşık bir meseledir. Biz, ülkeyi çöküşe götürecek boşluktan koruyoruz. Ülkemizi, milletimizi ve insanlarımızı korumak bizim sorumluluğumuzdur. Direnişle onları koruyoruz. Bütün Lübnan topraklarını kurtarmak için kan ve şehitler feda ediyoruz. Lübnan içerisindeki siyasi düzeyde de ülkeyi korumayı önemsiyoruz. Suçlamaların ve hakaretlerin bedelini ödüyoruz.
Herhangi bir çözümün anahtarı, iktidar boşluğuna girmemektir. Biz ülkeyi iki buçuk yıl iktidar boşluğuna götüremedik. Hükümet ve Meclis vardı, yollar kapatılmamıştı ve okullar, üniversiteler, ticari süreç ve geliş gidişler aktifti sadece Cumhurbaşkanı Baabda Sarayı'nda değildi. Ülkeye iktidar boşluğu dayatmamız doğru değildir. Bu yüzden Cumhurbaşkanı dün kapıları açtı (ve göstericilere şunu söyledi): Eğer bir lideriniz yoksa, birini seçin ve yapamazsanız, seçim bölgelerinden delegeleri seçin ve bir araya gelin ve ne istediğiniz konusunda hemfikir olun ve sonra cumhurbaşkanı ile müzakereye girin. Bu meydanlardan çıkmak anlamına gelmez. Çünkü protestoların baskısı altında müzakere yapmayın, kimse müzakereleri halkı meydanlardan çıkarmak için gündeme getirmedi.
Protestocuları, yolları ve sokakları açmaya çağırıyorum Meydanlardan çıkmayın ama yolları ve caddeleri işe, okula ve üniversitelere gitmek isteyenler için açın. Bazıları, iktidardakilerin, orduyu protestocuların karşısına çıkarmak istediği yönünde propaganda yapmaya çalışıyor, bu asılsız, yalan, iftira ve kışkırtıcı ve bir eylemdir.
Ordu ve güvenlik güçlerinin kimseye ateş etmesine izin verilmiyor. Kamu mallarına ve insanlara bir saldırı durumunda, hükümetin bu durum karşısında sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir.
Dördüncü nokta, mevcut hareketlerin durumunun ilk günlerden farklı bir hal aldığıdır. Bu halk hareketi, spontane olarak, parti ve büyükelçiliklerin dışında başladı, ancak büyük ölçüde şu an günlük faaliyetlerini denetlemiyor ve sloganları sadece halk sloganları değil. Bu hareketi tanınmış siyasi partiler ve güçler ile belirli kişilikler ve kurumlar yönlendiriyor. Bir koordinasyon ve finansman yönetimi var. Gösteriler, su, yemek, medya ve tribünün sağlanması için paraya ihtiyaç var. Bazı taraflar finansal destek sağlıyorlar. Kimseyi suçlamak istemiyorum ama umarım hareketin liderleri bize kimin finansman sağladığını açıklarlar. Bu konuda büyük bir soru işareti mevcuttur.
Bugün yapılan talepler artık normal ve iyi insanların talepleri değildir. Bugün rejimi devirmekten bahsediliyor. Hangi rejim kastediliyor? Lübnan’da bir rejim mi var? Fakat eğer konu siyasi kabileciliği ortadan kaldırmakla ilgili ise, sizinle aynı fikirdeyiz. İnsanlar gerçekten fiili olarak iktidarda bir boşluk istiyor mu?
Güvenlik Konseyi’nin Lübnan’ı BM Şartının 7. Bölümüne yerleştirme talebi görüşülüyor. Bazı meydanlar, direnişi terörizm sıfatıyla sıfatlandırmak ve direniş silahlarına odaklanmak için kullanılıyor. Bunlar hareketin ilk günlerinde var olan talepler değildir. Medya o günün arşivine geri dönmeli ve sloganların nasıl olduğunu hatırlatmalıdır.
Bazı siyasi güçler ve partiler propaganda yapıyorlar. Göstericiler sokaklardalar ve 9 gün sonrasında onlardan sokaklarda kalarak hedeflerine ulaşıp ulaşamayacaklarını soruyorum. Belki evet ve belki de hayır. Sadece gösteriler yeterli değil ve başka bir şeye de ihtiyaç var. İktidar müzakerede bulunmaya hazır ve siz de müzakere etmelisiniz.
Neden liderleri belirlemediniz? Gizlenmemiş ve açıklanmayan liderler var mı? Neden kendilerini halka açıklamıyorlar? Bunun birçok nedeni var ve bu hareketin liderlerinin kim olduğunu biliyoruz. Onlar partiler ve bazı şahsiyetlerdir. Göstericilerin gösterilerin arkasında kimlerin olduğunu bilmeleri gerekiyor.
Bu hareketi yönlendiren vatansever bir grup var ve onların yüzdesinin ne kadar olduğu tartışılır. İkinci grup, iktidarda olan tarihi, projeleri ve dışarıyla ilişkileri olan siyasi partilerdir. Bir diğer grup ise, parlamento seçimlerine katılan ve çok para ödeyen yeni siyasi örgütlerden ve akımlardan oluşuyor. Yabancı büyükelçiliklerle ve istihbarat teşkilatlarıyla bağlantısı olan bir grup ta var. Hareketi yönlendirdiği düşünülen şahsiyetler ve partiler var ve bunlardan en bozuk olanı da bu hareketlere sponsorluk yapanlardır.
Halk hareketlerinin liderleri bellidir ve ortadadır ve belirli alternatifler tanıtırlar. Kendisini bir hareketin lideri olarak gören kişi, bozgunculuk çıkarmakla suçlanıldığında yargı sistemlerine gitmeye hazır olmalıdır. Yüzlerinizi gösterin ve banka bilgilerinizin gizliliğini kaldırın. Bu paralar nereden geldi?
Beşinci nokta ise şudur, bu hareketin kendiliğinden olduğunu ve büyükelçilikler veya partiler tarafından yönetilmediğini söyleyen ilk kişi bendim. Komplo teorisini reddediyorum, ancak son günlerde bilgi ve veriler Lübnan’ın siyasi ve uluslararası bir darbeye maruz kaldığını gösteriyor. Lübnanlıları yazılara, televizyonlara ve sosyal ağlara, Arap ve Körfez medyasının ve yabancı medyanın kışkırtıcı söylemlerine ve konuşmalarına bakmaya çağırıyorum.
Bir ihtimal olduğu konusunda uyarıyorum. Büyükelçiliklerin söylediklerine inanmayın. Ne dedikleri önemli değil ne yaptıkları önemli. Bu yüzden açıkça endişelerimi ifade ediyorum ve hiçbir şey olmadığını söyleyen kişiler, gelip bizi güvence versinler. Ben direniş konusunda endişeli değilim ama iç savaş konusunda endişeliyim.
İç denklemde en güçlü taraf ülkedir. Ülkeye, hükümete, orduya, millete ve direnişe darbe ile ilgili endişeler var. Bu konuda çok fazla bilgi ve veri, şek ve şüpheler var.
En azından, hareketin asıl liderlerinin ülkenin hedef almadığı konusunda direnişi ve Lübnan halkını güvence altına alması gerekiyor.
İlk günlerde kimsenin gösteri yapmasını yasaklamadık. Cumartesi günü partilerden katılmamalarını istedim, çünkü bu durum, hareketin hedeflerini ve taleplerini olumsuz yönde etkilerdi, ancak direnişin bazı destekçileri katıldı ve görüşlerini dile getirdiler. Bugün, yaşanan tüm olayların ve gelişmelerin ve açılan kapıların ve yine ortaya çıkan soruların ve şüphelerin bir sonucu olarak direnişin destekçilerinden meydanları terk etmelerini istiyorum. Direnişi savunmaya gerek yok ve suçlanma veya şüphe altında kalmak istemiyoruz. Meydanları ona inanlara bırakın. Meydanlarda bulunmak bizim maslahatımıza değildir. Güvenlik ve istikrarı dikkate almalıyız.
Cumhurbaşkanı ile müzakere etmeyi reddederseniz, bu, bu ülkeye büyük bir siyasi darbede bulunulması için bir plan olduğu anlamına gelir.’ (RH)