'İslam devletlerini yönetenler Kıblelerini Batı’ya yöneltmişler'
Malezya eski Başbakanı ve Malezya İslam Partisi Genel Başkanı Abdul Hadi Awang, “Müslümanların kıblesinin Kâbe olmasına ve çoğunluk olmasına rağmen İslam devletlerini yönetenler kıblelerini Batı’ya yöneltmişlerdir. Erbakan Hocamız D-8’i kurduğunda ümmetin birliğini, beraberliğini ve dayanışmasını hedeflemiştir. Bu sağlanırsa İslam birliği sağlanmış olur” dedi.
ESAM’ın Çarşamba Konferansları’nın konuğu olan Malezya eski Başbakanı Abdul Hadi Awang, 54. hükümetin başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın bir mücadele insanı olduğuna değinerek, “Rahmetli Erbakan Hoca, bütün İslami sabiteler üzerinde hep istikamet üzere olmuştur. Değişkenleri çok iyi yorumlar ve çözüm önerileri sunardı. Partileri kapatıldıkça vazgeçmemiş, yeniden partiler kurarak mücadelesine devam etmiştir. İslam’ın temel prensipleri ve sabiteleri üzerinde hayatını sürdürmüştür” dedi.
'YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMELİ'
D-8’in yeniden hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Awang, “Müslümanların kıblesinin Kâbe olmasına rağmen, çoğunluk olmasına rağmen İslam devletlerini yönetenler kıblelerini Batı’ya yöneltmişlerdir. Tam da burada rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’nın teorisini hayata geçirmemiz gerektiğini görüyoruz. Erbakan Hocamız D-8’i kurduğunda ümmetin birliğini, beraberliğini ve dayanışmasını hedeflemiştir. Bu sağlanırsa İslam birliği sağlanmış olur” ifadelerini kullandı.
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (ESAM) geleneksel hale gelen Çarşamba Konferansları’nın bu haftaki konuğu ‘Ümmetin Geleceği’ konusu ile Malezya eski Başbakanı ve Malezya İslam Partisi Genel Başkanı Abdul Hadi Awang oldu. ESAM Konferans Salonu’nda gerçekleşen programa ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve teşkilat mensupları, milletvekilleri, bürokratlar ve çok sayıda vatandaş katıldı.
'BATI KANUNLARI FAYDA SAĞLAMAMIŞTIR'
İslam devletlerinin Batı’nın fikirsel ve kültürel akımlarının altında kaldığını vurgulayan Malezya İslam Partisi Genel Başkanı Abdul Hadi Awang, “Hilafet bittikten sonra İslam devletleri fikirsel, kültürel akımların istilası altında ezilmeye başladı. Ekonomik ve kültürel istila İslam ülkelerine zarar vermektedir. Bu zarar hâlâ devam etmektedir. Bu sorunlar ülkelerin temel meselelerini teşkil etmektedir. Müslüman ülkelerini idare eden idareciler ithal kanunlarla, İslam’ın içinden gelmeyen yasalarla Kur’an-ı Kerim ve sünnetten uzak yetkilerle kendi ülkelerini Batı kanunları ile yönetmeye çalıştılar. Bu da ümmete fayda sağlamamıştır” diye konuştu.
'İSLAM DİNİ İNSANLARIN GÖNLÜNE GİRDİ'
“İslam kimliği vahiy ve sünnet ışığında oluşturulunca Müslümanlar İslam’ı yeryüzüne yaydılar ve İslam medeniyeti yeryüzünde yer buldu” diyen Awang, İslam’ın doğduğu ve fethettiği topraklarda İslam dininin insanların gönlüne girdiğini söyledi. Awang, devamında şunları kaydetti: “İslam davası yayıldıkça İslam medeniyeti güçlenmiştir. Sosyal bilimler ve fen bilimlerinde çok gelişmiştir. Bu bilimler tüm dünyaya yayılmıştır. O dönemde Avrupa toplulukları karanlıklar içindeydi ve Avrupa İslam medeniyeti ile tanıştıktan ve etkilendikten sonra İslam ülkelerini işgal etmeye başladı. Batı’da demokrasinin yenilenmesi İslam şûrasından etkilenerek gerçekleşmiştir. Çünkü Batı kendi içerisinde devamlı kanlı devrimler içerisindeydi. Ama İslam dini her gittiği yerde barışı ve insan haklarını getirdiği gibi bütün bu nimetleri diğer toplumlara da örnek olmuştur.”
'BANKACILIK SİSTEMİ İSLAM İLE BAŞLADI'
Awang, bankacılık sisteminin ilk olarak İslam dini ile başladığını dile getirerek, “Peygamber Efendimiz Mekke’den Medine’ye hicret edeceği zaman kendisine emanet edilen malları Hz. Ali’ye emanet etmiştir. Bu perspektiften bakacağımız zaman İslam’da ilk kurulan şey bankadır. Çünkü müşrikler Efendimiz emin olduğundan ona emanet etmişlerdir. Hatta Hz. Hatice annemizin evi ilk bankadır. Böylelikle Müslümanlar dünya iktisadına hakimlerdi. Fen ve sosyal bilimlerde ilerlemekteydiler. Ne zaman ki Batı coğrafi keşiflere başlaması ile haçlı seferlerine başlamışlardır. Haçlı seferleri ile Müslüman liderlerin İslam’a uygun yaşamamaları ve İslam’a göre yönetememelerinden dolayı haçlı seferlerini yönetenler İslam devletlerine saldırarak İslam devletlerinin madenlerini ve zenginliklerini tarumar ederek kendilerine kazandırmışlardır. Müslüman ümmetinin kalabalık olmasına rağmen Müslümanlar Batı karşısında çerçöp gibidirler ve siyasi duruş sergileyemediklerinden dolayı iktisatları, kültürleri yenilenmiştir” dedi.
'D-8 YENİDEN HAYATA GEÇİRİLMELİ'
D-8’in yeniden hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Awang, “Müslümanların kıblesinin Kâbe olmasına rağmen, çoğunluk olmasına rağmen İslam devletlerini yönetenler kıblelerini Batı’ya yöneltmişlerdir. Tam da burada rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’nın teorisini hayata geçirmemiz gerektiğini görüyoruz. Erbakan Hocamız D-8’i kurduğunda ümmetin birliğini, beraberliğini ve dayanışmasını hedeflemiştir. Bu sağlanırsa İslam birliği sağlanmış olur. Bu sağlandıktan sonra bilimsel ve fikirsel olarak İslam inancını takviye ettikten sonra itikadı sabiteler ışığında ilerlememiz icap ediyor. İlim adamları ve bilim adamları arasında yeniden koordinasyonlu hale getirmeliyiz. Bu da D-8 ile gerçekleşecektir.” ifadelerini kullandı.
'GELECEK İSLAM’INDIR'
Müslümanların bir araya gelerek gerekli adımları mutlaka atması gerektiğini belirten Awang, “Biz yaşananlar karşısında yönümüzü İslam’a göre yeniden çevirerek kurtuluşumuzu gerçekleştirebiliriz. Ortadoğu’da kurulan radikal örgütler silahlarını İsrail’e yöneltecekleri yerde bize yönelttiler. Ümmetin birliği için mutlaka sağlam bir duruş gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Hilafetin ilgasının üzerinden tam yüzyıl geçmiştir ve biz bu ilgadan sonra cemaat ve birlik halinde hareket ederek mutlaka birleşip bir araya gelmeliyiz. Çünkü şuna inancımız kanaatimiz kesindir. Gelecek ve gerçek çözüm mutlaka İslam’ındır. Ve şuna inancımız tamdır. Dünya üzerinde İslami uyanış mutlaka sağlanacaktır” diye konuştu. (Milli Gazete)