Müslümanların geleceği Emperyalizme terk edilemez
Müslümanların dağılmışlığı, parçalanmışlığı önemli bir sorun. Bu sorun hemen bütün hayatı, şimdiyi ve geleceği etkiliyor. Umutlarını tüketenler başkalarından medet umarlar. Gözlerini, güçlü olan kimse onlara dikerler. Onlarla birlikte kendilerini kurtarmayı düşünürler. Bu düşünüş giderek kökleşir ve karşılık bulursa o millet kendisini ölüme ve yıkıma terk eder. Bir millet kendi geleceğini bir başka millete bırakır ve umutlanırsa bu onun için hiç de iyi ve hayırlı bir sonuç olmaz. Kendi kendisinin yıkımını hazırlar.
Bugünün görünümü ne yazık böyle. Güç ve korkuya yenik düşüyor. O zaman da kendisine en yakın olabilecek olanı tercih ediyor. Ya da kendisine en çok umut verene bağlanıyor. Bu bağlanış kendisini güçsüz kılıyor.
Müslümanların geleceği Müslümanlarla birlikte olmakla olur. Batı, Orta Çağ karanlığından kurtulmak için aydınları cesaretle seslerini yükselttiler. Umutsuz olmalarına, korkunç bir geleceğin kendilerini beklediğini bildikleri hâlde cesaretle bir kıvılcım çaktılar, karanlığa cılız ışıklarını tuttular. Ancak önlerini görebiliyorlardı. Kilise ile krallığın korkulu duvarlarını zamanla aştılar. Müslümanların özgür ve rahat olduğu bir zamanda oldu bütün bunlar. Müslümanlar Batı’ya yüzünü çevirdikten sonra kompleksten kurtulamadı. Onlara sokuldukça sokuldu. Geçen zaman Müslümanların aleyhine işledi. Ve bugüne gelindi. Dağılmış bir Müslüman coğrafya, umutsuzluğa kapılmış ve yenilmiş, gelecek umudunu yitirmiş bir millet.
Müslümanların dağılmışlığını giderecek özgür, medeniyet düşüncesiyle yoğrulu, birikimli bir gençlik ve oluş halindeki bir entelektüel kadro gerekli. Siyasayı, toplumu, gençliği, insanlığı yönlendirecek, hamlede bulunacak bir irade. Geleceği kuracak geniş ufuklu, sağlam düşünüşlü, medeniyet özlü bir irade.
Hiçbir dünyevi çıkara, saltanata ruhu dönük olmayan bir ideal bir gelecek nesli. Hayatı, medeniyetinin yüceliği ile donandıracak, samimi, akıllı, iradeli bir gelecek nesli. Umudu kendisi olacak olan bir gençlik. İnsanlığın geleceğini aydınlatacak, hak adalet ve huzur bağışlama çabasında olacak olan bir nesil.
Zorlukları, çileyi, zorlu bir yolculuk sürdürmeyi göze alabilecek bir nesil. Zaman hızlı akıyor. İnsanlık hızla bir yerlere doğru olumsuzluğa akıyor, uçurumlara yöneliyor. Yolu çıkmaz, geleceği karanlık, umutsuzluğa götüren bir süreç. Bunları aşabilecek güç ve birikime sahibiz. Genç bir kuşağa sahibiz. Onları yönlendirecek umut verecek bir ruha sahibiz. Dünyanın güçlerine karşı koyabilecek birikim var. Yeter ki niyeti hayrolsun.
Müslümanlar emperyalizmin çoklu tuzaklarını bilmeliler. Neyin ne olduğunu kavramalılar. Bilimde, teknolojide, sanatta, düşüncede özgün ve kendine ait olan bir bakışla büyük hedefe yol alabilir. Olmaz diye bir şey yok. Güç birliği, ses, gönül ve aşk birliği büyük bir güç.
Birliktelikler güç birliği oluşturur. El ele verilince birçok sorun aşılır. Bir yöne bakış bile önemli. Öncelikle şu yenilgi duygusu aşılmalı. Kendisi olabileceğinin bilincine kavuşmalı. Zorluklar güçlü bir irade ile aşılır. Güçlü bir irade, zamanla edinilecek birikim, sahip olunacak bilinç zorlukları aşmaya yeter. Yol yorgunu değiliz, bitkin değiliz, umutsuz değiliz. Sorun irademizi ve bilincimizi hayata geçirmek. Hamlede bulunmak. Önce kendisine güvenmek, ardından da insanlığa güven vermek. Çılgınlıklara, duygusal tuzaklara kapılmaya gerek yok. Duyguyu akılla bilinçle buluşturmak. Ne aklın ne duygunun esiri olmak. Her şeyin bir orta yolu var. Aşırılıklardan kaçınmak ve giderek daha dikkatli ve duyarlı olmak. Bunu hayata geçirdiğimizde önümüzdeki engelleri ve tuzakları rahatça aşabiliriz. Bize düşen kendimize ait yolu kendimiz tercih ederek yürümek. Müslümanlar birlikte kardeşçe, sevgi ve aşk ile. Buna bütün insanlığın gereksinimi var. (Milli Gazete)