Kılıçdaroğlu: Filistin Davasında Tarafız
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz Filistin davasında tarafız, neden? Filistinlilerin toprakları işgal altında. Kendi ülkesinin topraklarını korumak için mücadele ediyor. Yeni mi tarafız? Hayır. Eskiden beri tarafız. Filistin'in o bölgede bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkması lazım. Türkiye'nin bu konuda uluslararası alanda da destek vermesi lazım" dedi.
Kılıçdaroğlu, Gençlerbirliği Spor Kulübü Tesisleri'nde düzenlenen ve bazı akademisyen, ilahiyatçı ve yazarla, gazetelerin Ankara temsilcilerinin katıldığı iftar programında konuştu.
Ramazan gecelerinin kendine özgü bir güzelliği olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Muhabbet diyoruz biz buna. Eğer biz bu muhabbeti sürdürebilirsek, emin olun Türkiye çok daha güzel bir ülke olur. Birbirimizi daha iyi tanıyacağız, daha iyi konuşacağız. Hepimiz insanız, hepimizin zaafları var, önemli olan yaptığımız hatalardan ders almak ve o hataları bir daha tekrar etmemektir" ifadelerini kullandı.
Geleneksel hale getirdikleri bu sohbet toplantılarının dördüncüsünü gerçekleştirdiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bundan sonra da devam edeceğini söyledi.
İstanbul'da Kur'an Kursu öğrencilerine paso verilmesine CHP'nin karşı çıktığı yönünde söylentiler yayıldığını ancak bunun doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bu olayın çözüme kavuşmasından son derece mutlu olduğunu dile getirdi.
"CHP olarak bizim bir şanssızlığımız var, darbe olur en büyük zararı biz görürüz ama biz darbeci oluruz" diyen Kılıçdaroğlu, "Herkesin inançlarına saygılı oluruz ama biz inançların karşısında bir parti gibi lanse ediliriz. Yok böyle bir şey, olmaması lazım zaten. İnanç dediğiniz zaten Allah'la kul arasındaki ilişkidir. Kim, kimin daha iyi Müslüman olduğunu bilebilir ki. O nedenle biz herkesin inancına ve kimliğine saygılı olmak durumundayız, inançlar nedeniyle insanlar arasında ayrım yapmak doğru değildir" diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir imparatorluktan kurulduğunu ve bünyesinde her etnik kimlikten insanı barındırdığını anlatan Kılıçdaroğlu, bu insanların hepsinin huzur içinde yaşadıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "İnanç bağlamında da etnik kimlik bağlamında da eğer bugün biz Ortadoğu bataklığı gibi değilsek, bu cumhuriyeti kuranların felseleri nedeniyledir" dedi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi cebinden parasıyla Kur'an-ı Kerim'in mealini Elmalılı Hamdi Yazır'dan rica ederek yazdırdığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"İnsanlar okuduğu zaman anlasın diye. Diyanetten emekli bir arkadaşımız, 'Kur'an okundu ama keşke meaili de okunsaydı' dedi. Ne olduğunu bilmeliyiz, elbette ki Arapçası okunmalı ama mealini de okumamız, bilmemiz gerekiyor. Sonuçta biz Türkçe biliyoruz. Manasını tartışmalıyız, bu konuda ben alim değilim ama bana şu öğretildi; 'ahlaklı adam olacaksın, kul hakkı yemeyeceksin, insana saygı duyacaksın, insanı düşüncelerinden ötürü eleştirebilirsin ama onu aşağılamayacaksın.' Bize bunlar öğretildi, ben bu öğreti üzerine hayatımı inşa etmeye çalıştım. Eminim her evde üç aşağı beş yukarı bunlar öğretilmiştir. İnançla siyasetin ayrılmasından bahsedildi, inançların evrensel değerleriyle, siyasetin evrensel değerleri aynıdır, değişmez. Siyaseti ahlak üzerine oturttuğunuz zaman zaten onu inanç üzerine oturtmuş sayılırsınız. Bir siyasetçi eğer halkına doğruları söylemezse, halkının değilde kendinin çıkarlarını düşünürse, insanların inançlarını kendisine siyaset malzemesi yaparsa bunu din de siyaset de kabul etmez. Bütün inançların ortak temeli ahlaktır, siyasetinde ortak temeli ahlaktır."
-"Bizim içinde bulunduğumuz şartlar değişir ama dinin kuralları değişmez"
Türkiye'de çok şeyin yozlaştığını ileri süren Kılıçdaroğlu, eskiden yardım yapılırken o kişinin rencide olmaması için özel çaba harcandığını anlattı.
Bir katılımcının "dini camiada korkunç bir bozulma var" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Siyasetçilerin din dersi vermek gibi bir hakları olduğuna inanmıyorum. Çünkü bizim görevimiz siyaset, bizim içinde bulunduğumuz şartlar değişir ama dinin kuralları değişmez. Eğer inançlarda, bizim inandığımız inançlarda geriye doğru bir bozulma varsa, birileri o bozulmayı daha ileriye götürüyorsa, siyasetçiden çok sizler karşı çıkacaksınız" diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığı kuranın da geliştirenin de CHP olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ama gidin Anadolu'ya, 'CHP dine karşı parti.' Niye dine karşı? Çünkü biz dini siyasette kullanmak istemiyoruz, günahtır diyoruz. Ama ısrarla siyasetin alanına çekiliyor inançlar, bu doğru değil" dedi.
ABD'nin gelip Irak'ı bombaladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir anayasa yaptılar, anayasa nasıl biliyor musunuz? Parlamentoya seçilecekler, inanç gruplarına ve etnik gruplarına göre seçiliyorlar. Bu ne demektir, Irak'ın parçalanması demektir. Seküler sistem, yani laiklik inançların güvencesidir, inançlara karşı değildir. Herkesin istediği inancını özgürce yerine getirmesine imkan veren düzenlemedir. Zaman zaman bundan sapmalar olmuş olabilir ama geçmişteki hataları tekrar etmezsek, geleceği daha güzel inşa ederiz. Biz bunları yapacağız, oturup konuşacağız. Bu tür geceler belki ilk kez benim genel başkanlığım döneminde oluyor, olsun, ne kadar güzel. İmkanımız olsa daha fazla bir araya gelsek. Biz birbirimizi önyargılarımızla, algılarımızla tanıyoruz."
-"Bu favorileri kimin böyle bıraktığını biz çok iyi biliyoruz"
Gençliğinde uzun favorileri nedeniyle bir arkadaşı tarafından "bu favorileri kimin böyle bıraktığını biz çok iyi biliyoruz" diyerek yargılandığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Oysa benim iç dünyamı, bilgimi, birikimimi bilmiyor. Ama benim favorimle bana bir değer biçiyor. Bundan artık Türkiye'nin kurtulması lazım, bizi biz yapan aklımız aslında. Yine bir arkadaşımız söyledi, 'Müslüman dünyası neden bu durumda' diye. İslamiyetin doğuşunu benden daha iyi bilirsiniz, kadına ilk hakkı veren Hazreti Muhammet'tir. Aklı kullanmamız lazım, akıl Allah'ın bize ihsan ettiği en büyük lütuftur. Çünkü hayatı sorgulayacağız. Çocuk dillendiği andan itibaren sorar, 'bu ne?' diye. Eğitimle biz çocuğun daha kaliteli soru sormasını sağlarız, peki İslamiyet çıktıktan sonra ne olmuştur? Astronomide, matematikte, geometride, anatomide... Bilim insanları hepsi Müslüman, İslam dünyasında yazılar eserler Roma'ya götürüldü, tercüme edildi ve rönasansın doğuşuna kaynaklık etti. Bir sayın bakan, Of'ta bir konuşma yaptı, 'Biz Müslüman bir ülkeyiz bizden mucit çıkmaz, biz ara eleman yetiştireceğiz' dedi. Bu insanın aklını inkar etmektir, niye çıkmasın? Ben ikinci sınıf bir insan mıyım? Eğitime biz önem veriyoruz, siz de önem vereceksiniz."
İnsanoğlunun tekerleği 3 milyon yılda bulduğunu ancak şu anda her saniyede birden fazla buluş yapıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bilgi çağını yaşıyoruz, 'oku' diye başlıyorsa kutsal kitabımız, bizim o bilgiyi ve bilimi bilmemiz lazım. İnsanoğlunu tanımamız lazım, insanoğlu aslında ayrı bir kainattır" değerlendirmesini yaptı.
Ortadoğu'daki gelişmelere değinen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Filistinli kardeşlerimizin içinde yaşadığı dramı da görüyorsunuz. Ama Türkiye'nin sözü geçmiyor, neden? Türkiye'nin ağırlığı kayboldu, neden? Neden biz tırlarla Suriye'ye kardeşi kardeşe kırdırmak için silah göndeririz. Bizim tarihimizde yok böyle bir şey. Oradaki kavganın tarafı biziz, neden? Niye biz taraf olalım. Ama, biz Filistin davasında tarafız, neden? Filistinlilerin toprakları işgal altında. Kendi ülkesinin topraklarını korumak için mücadele ediyor. Yeni mi tarafız? Hayır. Eskiden beri tarafız. Filistin'in o bölgede bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkması lazım. Türkiye'nin bu konuda uluslararası alanda da destek vermesi lazım. Veriyor ama Ortadoğu'daki ağırlığını kaybetti. Şimdi hangi devletin ağırlığı var? İran. O zaman kendimize sormalıyız, neden Türkiye geriye gitti? Diyorsunuz ki 'halkın sesi.' Halkın sesiyle sandığa gidip hesabını sorması lazım."
Kılıçdaroğlu, Irak'taki Türkmenlere yardım konusunda bir çalışmaları olduğunu güvenlik sorununu çözmeleri halinde tırlarla yardım göndereceklerini de bildirdi. (AA)