Gülen Hareketi Tavır Değişikliğine Gitti
İmralı ile Devlet arasında yürütülen süreçle ilgili görüşlerini açıklayan Gülen Hareketi Lideri Fethullah Gülen, " bence- el de öpülebilir, etek de öpülebilir" diyerek destek açıklamasında bulunmuştu. Ancak Milliyet'te yayınlanan tutanakların ardından hareket tavır değişikliğine gitti.
Devlet, AK Parti Hükümeti ve İmralı arasında "Çözüm süreci" adı altında başlatılan sürece Gülen Hareketi Lideri Fethullah Gülen,"Mesela Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Laz-Çerkez... Şimdi bunlar arasında esasen bir sulh temin etmek gerekir. Bunun için de elden gelen her şeyin yapılması, gerekirse kan kusulması ama ‘kızılcık şerbeti içmiştim’ denilmesi gerekir. Milli onur, milli gurur ayaklar altına alınmama kaydıyla, o mefkûreye saygı devam ettiği müddetçe -bence- el de öpülebilir, etek de öpülebilir. Heyet-i İslamiye, heyet-i milliye arasında huzurun temini adına katlanılabilecek her şeye katlanmak lazım." diyerek destek vermiş, PKK kanadından Gülen'in bu desteğini önemsediklerine dair açıklamalar yapılmıştı.
Ancak Milliyet gazetesinin yayınladığı İmralı tutanaklarından sonra, Gülen Hareketi tavır değişikliğine gitti.
Gülen Hareketinin süreçle ilgili tavır değişikliğini ortayan koyan yazı ise Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'dan geldi.
Tutanakların sızdırılması konusunda BDP'yi suçlayan Dumanlı, "Gazetede neşredilen ‘İmralı zabıtları'na BDP'nin yaklaşımı çok önemli mesela. Sızdırma konusunda kıvrak cümleler kuruyorlar. Muhtevası konusundaki gevşek ve sırıtkan tavırları daha vahim. ‘Bizdeki notlara çok yakın' derken ağızları kulaklarına varıyor. Demek ki muhtevanın arkasında duruyorlar. Hal böyle olunca bize, “Bu muydu sizin barış dili dediğiniz çirkin söylem?” demek kalıyor." diye yazdı.
Yazısında tutanaklarda yer alan ve Öcalan'a ait olduğu belirtilen sözlerin göz ardı edilmesinden şikayet eden Dumanlı, "Halbuki o laflar yenilecek yutulacak cinsten değil. Çözüm süreci tabii ki önemli. Gerçekten çözüm sağlanacaksa Apo'nun bazı hezeyanlarına da katlanılabilir. Ancak meselenin dar bir alana mahpus bir şekle getirilip hatta eleştirilemez bir kutsama zırhına büründürülmesi yanlış sonuçlara taşır Türkiye'yi." diyerek Başbakan Erdoğan'a göndermede bulundu.
Görüşme tutanaklarının Öcalan'ın esaret ve çaresizlik içinde davayı sattığı havasını dağıtmak için sızdırıldığını öne süren Dumanlı, "Uzun bir zamandan beri Öcalan'a önemli bir sivil toplum bilgesi gibi bir muamele yapılıyor. Sanırsınız barışçı bir adam var karşımızda. Sanırsınız akıl ve hikmet sahibi bir kişiden bahsediliyor. Yok böyle bir şey!
Görüşecekler görüşsün, konuşacaklar konuşsun; ancak 4 saat boyunca BDP'li vekilleri taciz eden adamın coşkun (!) lafları psikiyatrik bir analize tabi tutulsun. Eğer bu adamın örgüte gönderdiği mektuplara yansıyan ‘uzlaşmacı' portresi ile örgütü temsilen kendisini dinlemeye gelen BDP’liler karşısında takındığı pervasız ‘çehresi' bir arada düşünülmezse, kanaatimce süreçten AK Parti de, MİT de, devlet de, ülke de zarar görür. Her şeyden önce adam küstah. Narsist. Bu zihniyetle bir ‘barış dili' inşa edilemez." sözleriyle gülen hareketinin tavır değişikliğinin nedenini ortaya koydu.
Öcalan'ı "Kendine tapınan bir megaloman. Kendisi ‘tescilli ajan' ama tertemiz insanları ajanlıkla suçluyor. Su katılmamış bir emperyalist kuklası" olmakla itham eden Dumanlı, sözü Gülen ile ilgili tutanaklarda yer alan bölüme getirerek, "Fethullah Gülen gibi hayatı boyunca bu ülkeye ve insanlığa hizmet için çırpınan ve şu fani dünyadan hiçbir şey beklemeyen bir düşünce adamına bir ırkçı soytarının söylediklerini duymazdan gelenlerin dünyada da ahirette de mahcup olmasından korkarım... Sözün özü şu: Kürt sorununun çözümü için kan kusup kızılcık şerbeti içmeye ve çözüm yollarını zorlamaya, evet. Ancak kiminle karşı karşıya olduğumuzu unutmadan!" yazısına son verdi. (Hürseda Haber)