'Kozmik Oda' soruşturmasında 27 gözaltı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, "Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturma soruşturma kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan 45 zanlıdan 27'si gözaltına alındı. 15 Temmuz sonrası tutuklanan eski Genelkurmay Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse soruşturmada 1 numaralı şüpheli.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunun yürüttüğü soruşturma kapsamında 45 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarılmış, bunlardan 23'ü bu sabah Ankara'da gözaltına alınmıştı. İlerleyen saatlerde yakalanan şüphelilerle gözaltındaki kişi sayısı 27'ye yükseldi.
Şüpheliler arasında geçmişte Genelkurmay Adli Müşaviri olan 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından TSK'dan ihraç edilen ve tutuklanan Muharrem Köse, eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Zeki Güven ve Hamza Bayındır, "Kozmik Oda" soruşturması açıldığı dönemde Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görev yapan komiser yardımcısı Murat Yılmazer, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilişkili olduğu iddia edilen eski emniyet amiri ve akademisyen Ahmet Sait Yayla, eski TÜBİTAK görevlileri Burak Akoğuz, Ebubekir Yalçınkaya ve Ünal Tatar ile bazı eski askerler bulunuyor.
"FETÖ üyesi olmak" ve "askeri casusluk" suçlarından yürütülen soruşturma dosyasında toplam şüpheli sayısının 135 olduğu, bunlardan 34'ünün FETÖ soruşturmaları kapsamında halen tutuklu bulunduğu kaydedildi.
Hakkında gözaltı kararı çıkarılan şüpheliler
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, soruşturma kapsamında emniyet görevlileri Ayhan Koç, Hamza Bayındır, Harun Ağa, Metin Zengin, Yasin Öztürk, Murat Yılmazer, Ali Kamil Nayir, Abubekir Saykal, Ahmet Çelebi Demir, Besim Söylemez, Bülent Gürbüzoğlu, Ercan Yıldırım, Feyyaz Ergül, Fuat Koyunlu, Hasan Ertemur, Haydar Erkoç, Hüseyin Dilek, Hüseyin Taşyapar, İlyas İcik, İlyas Varlı, Mehmet Baran, Mevlüt Akbulut, Yahya Ölçer, Yüksel Pasenli, Eyüp Bayıl, Ziya Güneş, Necat Aksu'nun gözaltına alındığı öğrenildi.
Eski Emniyet Müdürleri Zeki Güven, Ahmet Sait Yayla, Yaşar Çor, Mesut Yılmaz ve Yıldırım Sarp ile emniyet görevlileri Hakan Akdemir, Hikmet Kopar, Mehmet Yayla, Hasan Hüseyin Danacı, Yasin Özdemir, Mustafa Alpsar, Ömer Faruk Kartın, İbrahim Fıçıcı ve Sinan Yıldız, eski TÜBİTAK çalışanları Burak Akoğuz, Ebubekir Yalçınkaya, Süheyl Mustafa Keskin ve Ünal Tatar'ın firari olduğu belirtildi.
"Kozmik Oda" soruşturması
Kamuoyunda "Kozmik Oda" olarak anılan soruşturma, Aralık 2009'da, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a "suikast düzenleneceği" iddiası üzerine başlatılmıştı.
Ankara TEM Şube Müdürlüğü ekipleri, 19 Aralık 2009'da Çukurambar Mahallesi 1425. Cadde'de Albay E.Y.B ile Binbaşı İ.G'yi gözaltına aldı. Merkez Komutanlığı personelinin gelmesi beklenirken E.Y.B'nin "su içmek istediği sırada avucunun içerisindeki kağıdı yutmaya çalıştığı, kağıdın zorla alındığı ve kağıtta Arınç'ın yanı sıra milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan, emekli ve esnaf kişilerin ikamet ettiği apartmanın adresinin bulunduğu" iddia edildi.
Sonradan E.Y.B. ve İ.G. ile irtibatlı oldukları gerekçesiyle Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında görev yapan bazı askerler de "şüpheli" olarak soruşturmaya dahil edildi.
HSYK'nın meslekten ihraç ettiği eski Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'nin yürüttüğü soruşturma kapsamında, Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına ait "devlet sırrı" niteliğinde belgelerin bulunduğu 11 ve 16 nolu odalarda (kozmik oda) arama yapılmak istendi.
Genelkurmay Seferberlik Tetkik Dairesi Başkanlığınca yazılan yazıda, binanın birinci katında bulunan 11 ve 16 numaralı çift kilitli çelik kapılarla muhafaza edilen odalardaki bilgi, belge ve arşiv kayıtlarının devlet sırrı niteliğinde, devletin güvenliğiyle ilgili doğrudan bilgiler içerdiğinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 125. maddesi gereği cumhuriyet savcılığına bu odalara giriş izni verilemeyeceği belirtildi.
Bunun üzerine o dönemde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olan Hakim Kadir Kayan bu odalarda arama yapmaya başladı. Kayan'ın 20 gün süren araması sonucu CD, dosya ve hard disklerden oluşan "gizli belgeler" dışarı çıkarılarak, bugün FETÖ ile bağlantılı oldukları tespit edilen TÜBİTAK uzmanı bilirkişilere çözümletildi.
Soruşturma 5 yılın ardından tamamlandı
Yıllarca Savcı Bilgili'de bulunan dosya, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki yeni iş dağılımının ardından Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosuna verildi.
Büroda görevli savcı, 38 şüpheli asker hakkındaki soruşturmayı, Mart 2015'te "takipsizlik" kararıyla sonuçlandırdı.
Kararda şu ifadelere yer verildi: "19 Aralık 2009'da, nöbetçi amir olarak görev yapan komiser yardımcısı Murat Yılmazer tarafından, herhangi bir telefon ihbarı gelmediği halde, ihbar gelmiş gibi tutanak tutulduğu kanaatine varıldığı" belirtilmiş ve "Şüphelilerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik yapısı dışında illegal bir oluşum kurarak, Başbakan Yardımcısı Arınç'a ya da hükümet üyesi diğer bakanlara karşı suikast hazırlığı yaptıklarına, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eylemini gerçekleştirmek üzere, silahlı bir terör örgütü kurduklarına, yönettiklerine veya üye olduklarına, önceden gizlice anlaştıklarına dair herhangi bir delil bulunamamıştır."
HSYK Başmüfettişliği de "kozmik oda"da arama yapılmasına ilişkin işlemlerde imzası bulunan hakim ve savcılar hakkında soruşturma başlattı.
FETÖ iddianamesinde "Kozmik Oda"
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 73 kişi hakkında Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde açtığı davanın iddianamesinde, "Kozmik Oda" soruşturmasına değinilirken, "Arınç'a suikast iddiasının tamamen kurgu olduğu" belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"Cemaat, Genelkurmayın özel harp dairesinin kozmik odasında, Türkiye'de olmuş bitmiş, geçmişteki birtakım çözümlenememiş karanlıkta kalan olayların nasıl, kimlerin talimatıyla yapıldığına dair yazılı belgeler, planlar olduğunu zannettiğinden örgütsel fayda için bu aramayı gerçekleştirmiştir. Kozmik oda araması ve sonuçları, kozmik odaya girilerek yapılan aramanın sebebi de devletin gizli bilgilerini elde etmektir. Devlet sırlarının elde edilebilmesi için hakim kozmik odaya sokulmuş, örgüt istediği belgeleri arama kılıfı adıyla temin ederek kozmik oda aramasını sona erdirmiştir. Hakimin aradığı kozmik odada örgütün ulaşmak istediği aranan belgeler muhtemelen çıkmamıştır."
Eski savcı Bilgili ile eski Yargıtay üyesi Kadir Kayan, FETÖ'nün yargıdaki yapılanmasına ilişkin soruşturma kapsamında halen aranıyor.
Emniyet Fezlekesi'nde "Kozmik Oda"
"Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmada, Türkiye Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline "kumpas" kurulduğu iddiasıyla yürütülen soruşturmanın emniyet fezlekesinde, "Kozmik Oda soruşturmasının Bülent Arınç'a saldırı iddialarının araştırılmasından ziyade Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında başta Fetullah Gülen grubu olmak üzere, tarikatlar ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarıyla ilgili ne tür çalışmaların yapılmış olduğunun ortaya çıkarılması amacıyla yürütüldüğü değerlendirilmiştir" denildi.
Soruşturmaya ilişkin emniyet fezlekesinde, savcılığın, 19 Aralık 2009'da Ankara TEM Şube Müdürlüğüne gönderilen, "Ankara Çukurambar bölgesinde 2 ayrı araçta bulunan kişilerin eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a saldırıda bulunabilecekleri" şeklindeki ihbardan hareketle başlatılan "Kozmik Oda" soruşturması çerçevesinde, ihbarın sahte olabileceğine ilişkin bazı tespitlere ulaştığı belirtildi.
İhbara konu şahısların, emniyet görevlilerince çok önceden takip edildikleri ve bu kişilere kumpas kurulduğunu gösteren tespitler olduğu ifade edilen fezlekede, haklarında soruşturma yapılan şüphelilerin, ihbardan 9 ay önce "Ergenekon Terör Örgütü şüphesi ile IMEI numaraları üzerinden İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğünce önleyici dinleme ve teknik araçlarla izlemeye alındığı, bazı şüphelilerin kendileri ile kiraladıkları araçların İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, İstihbarat Daire Başkanlığı ve Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünce bilgi sistemleri üzerinden sorgulandıkları" anlatıldı.
Ankara TEM Şube Müdürlüğüne yapılan ihbardan 6-7 dakika sonra, ihbarda belirtilen araçların Ankara Muhabere Şube Müdürlüğü bilgi sistemleri üzerinden sorgulanarak, araçlardan birinin Genelkurmay Başkanlığına ait olduğunun belirlendiği bildirilen fezlekede, "İhbara konu aracın, ihbar günü saat 09.00'da kiralanmasına rağmen, sıradan bir vatandaşın, insan yoğunluğunun olduğu Çukurambar bölgesinde bu aracı fark ederek, saat 14.50'de Keçiören'deki telefon bayiinden 'Ankara Çukurambar bölgesinde 2 ayrı araçta bulunan kişilerin Bülent Arınç'a saldırıda bulunabilecekleri' ihbarı hayatın olağan akışına uygun değildir." değerlendirmesi yer aldı.
Arınç'a saldırı yapılacağı ihbarı alan güvenlik görevlilerinin, ivedilikle olay yerine intikal etmesi gerekirken, olay yerine ihbardan 1 saat sonra intikal ettiği, cumhuriyet savcısının da ihbardan 2 saat sonra konudan haberdar edildiğine yer verilen fezlekede, olay yerindeki araştırmanın, Arınç'ın ikametinin olduğu 1424. Cadde civarında yapılması gerekirken, 1425. Cadde üzerinde yoğunlaştırıldığı ve ihbarda adı geçen araçlardan birinin bu cadde üzerinde içi boş olarak bulunduğu kaydedildi.
"Ergenekon soruşturmasıyla irtibatlandırılmaya çalışıldı"
Fezlekede, şüpheli aracın içi boş olarak bulunmasının ardından ivedilikle Bülent Arınç'ın ikametinin kontrol edilmesi gerektiği, buna karşın şüphelilerin boş araca gelmelerinin beklendiği ve saat 17.10'da, aracın yanına gelmeleri üzerine gözaltına alındıklarına dikkat çekildi.
Arınç'a saldırıda bulunacakları iddia edilen şüphelilerin üstlerinde ve araçlarında, ihbarda öne sürülen saldırı suçunu işlemeye elverişli bomba, ruhsatsız silah, susturucu, mühimmat gibi malzemenin bulunmadığına, Arınç'ın ise ihbarın yapıldığı gün Manisa'da olduğuna işaret edilen fezlekede, Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı ve personelinin, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele şube müdürlükleri ve İstanbul İstihbarat ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü personeli tarafından "hedefe konulduğu" belirtildi.
Fezlekede şöyle denildi: "Soruşturma süresinde şüphelilerin Sayın Bülent Arınç başta olmak üzere siyasilere yönelik eylem planlamaları içinde bulundukları iddiasını kuvvetlendiren, masumiyet ilkesinin ihlal edilmesi suretiyle, fail ve fiil arasında illiyet bağı kurulmadığı halde delilden sanığa gitme prensibine uygun olmayacak bir şekilde şüpheliler aleyhine değişik yorum ve yönlendirmelerde bulunularak soruşturmanın Ergenekon soruşturulmasıyla irtibatlandırılmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.
Bu soruşturmanın Bülent Arınç'a saldırı iddialarının araştırılmasından ziyade Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında başta Fetullah Gülen grubu olmak üzere, tarikatlar ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarıyla ilgili ne tür çalışmaların yapılmış olduğunun ortaya çıkarılması amacıyla yürütüldüğü değerlendirilmiştir.
Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında arama işlemleri gerçekleştirerek devlet sırrı niteliğindeki evrakın da içinde bulunduğu tüm verilere el koymakla Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulunu bir kısım faili meçhul olaylarla irtibatlandırmak amacıyla polis, savcı, hakim üçgeninde bir kumpas faaliyetinin gerçekleştiği ortaya konulmuştur."
"2013'te lağvedilmesi sağlandı"
"Kozmik Oda" soruşturmasında yaşanan sürecin hayatın olağan akışına aykırı olduğu vurgulanan fezlekede, soruşturma aşamasında şüpheliler ve kamu aleyhine gerçekleştirilen hukuksuz eylemlerin örtülü bir yapı ve suç organizasyonu olmaksızın yapılamayacağı kaydedildi.
"Kozmik Oda" kumpasını gerçekleştiren suç örgütünün Anayasa'da yer alan temel hakları ortadan kaldırarak, toplum düzenini, kamu güvenliği ve barışını tehlikeye düşürdüğüne işaret edilen fezlekede, söz konusu eylemlerle devlet güvenliğini tehlikeye sokarak vatandaşların, yasama, yürütme ve yargı organlarına olan güven duygusunu zedelediği belirtildi.
Tüm bu kumpas faaliyetleri sonucunda başta Gülen grubu olmak üzere tarikat ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarıyla ilgili verilerle devletin savaş planlarına ilişkin "devlet sırrı" niteliğindeki verilerinin üçüncü kişilerin eline geçmesinin sağlandığı bildirilen fezlekede, "Seferberlik Tetkik Kurulunun kamuoyunda faili meçhul olayların merkezi gibi gösterilerek algı oluşturulduğu ve bu kurulun 2013'te lağvedilmesi sağlanarak ülke menfaatleri ve güvenliğinin tehlikeye düşürülüp hedeflenen amaçlara ulaşıldığı anlaşılmıştır." değerlendirmesinde bulunuldu. (AA)
Genelkurmay eski adli müşaviri Muharrem Köse